Yaklaşık 600 yıl önce Osmanlı sarayına giren kahvenin Yemen’den geldiği söylense de asıl anavatanı Etiyopya’dır (Habeşistan) İlk kahve çekirdeğini kavuran ve içecek olarak kullanan Araplardır, kelimenin kökeni Arapça'dır. Bir rivayete göre kahve bitkisini ilk keşfeden keçilerdir. Çobanlar farklı bir ağacın meyvesini yiyen keçilerin daha canlı davranmasını fark eder ve bu durumu dervişlerine bildirirler, böylece kahvenin varlığı ortaya çıkar. Etiyopya’dan yola çıkan kahve, İstanbul’a gelir ve ilk Türk kahvesi Tahtakale’de satılır. Bir sokağa da adını veren kahve tüm dünyaya doğru gerçekleşecek olan yolculuğuna buradan başlar. Tahtakale’de bulunan Tahmis Sokak adını kahveden alır, tahmis kurukahve demektir.
Venedik ve Marsilya'lı tacirlerin Türk kahvesini Avrupa’ya taşımaları ile de dünya bu güzel içecekle tanışmış olur. İkinci Viyana kuşatması sırasında açılan Viyana kahvehaneleri pek çok ülke tarafından örnek alınır.
J.S. Bach, kahveye olan sevgisini notalara dökerken kahve de tüm dünyaya doğru çıktığı yolculuğuna hızla devam eder